< <


< <
<

<< < < < < <
Bizim gazetenin tek şişmanı da ben değilim. Mesela bizim internet editörümüz Serdar Kuzuloğlu benden daha kilolu. Onun güzel bir benzetmesi var. Zayıflama kliniklerine ve zayıflama otellerine giden insanlar için şöyle diyor: "insan yememek için para verir mi? Otur evinde yeme, ne o Nazi kampı gibi yerlere gitmeler, bir de üste para vermeler..."
Haksız da değil. Serdar, kalori cetvelini ezbere bilmekle övünür
her fırsatta ve zayıflamanın bir irade meselesi olduğunun fazlasıyla farkında.
Ben zaten, yıllarca zayıflamaya çalışmış şişmanlar kadar bu şişmanlama meselesinin özünü kavramış insanlar tanımadım. Hiçbiri diyetisyene inanmaz, ama diyetisyen diyetisyen de dolaşırlar.
Esasen dünyada çok büyük bir 'doğru beslenme endüstrisi' var. Ben, bu
'doğru beslenme endüstrisi'nin dünya çapındaki toplam cirosunun beslenme endüstrisinin kendisinden bile daha büyük olduğuna inanıyorum. Keşke biri çıkıp hesaplamaya çalışsa...
Her neyse, bu köşenin sürekli okurları biliyor, popüler bilime meraklıyım, sadece fizik ve matematikle değil bilimin hemen hemen her alanındaki gelişmeler beni yakından ilgilendiriyor; yeni bir şeylere rastladıkça okuyorum.
İnsanın nasıl kilo aldığına ilişkin olarak da bugüne dek onlarca
makale okumuşumdur herhalde.
Bu okuduklarımdan ötürü olsa gerek, yıllardır kendi kendimin diyetisyeni olmayı tercih ediyorum, Serdar gibi sağa sola bir sürü para ödemek zorunda kalmıyorum. Nasıl olsa o da zayıflayamıyor ben de, ama hiç değilse benim
param cebimde kalıyor.
İnsan, vücudunun nasıl kilo aldığını bilirse zayıflama daha kolay olur sanıyor. Ama diyorum ya, işin bilgiyle ilgisi yok; iradeyle ilgisi var.
İnsan vücudu çok ilginç bir mekanizmaya sahip. Acıkma denen şey, kandaki şeker seviyesinin düşmesi aslında. Kan şekeri düşünce beyin bir hormon salgılıyor ve acıkma hissi başlıyor.
Yemek yediğimizde de bunun tam tersi bir mekanizma işlemeye başlıyor; kan şekerimiz yükseliyor, bu yükselme sonucunda beyin bir başka hormon salgılayıp pankreastan ensülin üretmesini istiyor, bu arada bize de bize 'doyma hissi'ni veriyor.
Böyle basit ve kabaca anlattığıma bakmayın, keşfedilmesi hayli uzun sürmüş çok karmaşık bir mekanizmadan söz ediyorum aslında.
Gördüğünüz gibi iki kritik an var: Kan şekerimizin düşmesi ve bir de pankreasın ensülin salgılaması.
Kan şekeri düşüklüğünü uzun uzun anlatamayacağım. Bunun çeşitli sebepleri var. Mesela bazı insanların 'düşük şekerli' olduğunu duyarız. Onlar acıkma hissi geldiğinde hemen bir şeyler yemelidir, yoksa baygınlık bile geçirebilirler. Onların gün içinde sık sık ve AZAR AZAR yemeleri önerilir. Bu, kontrol altında tutulması gereken bir hastalık. Ben ondan değil, normal insanlardan söz ediyorum şimdilik. Yani sahiden açlık çekince kan şekeri düşen insanlardan.
İkinci kritik an olan pankreasın ensülin salgılaması ise bizi şişman yapan ve yıllar içinde de ciddi hastalıkların kapısını açan an işte.
O yüzden beslenme çok önemli, o yüzden şişman olmamak ve şişman kalmamak çok önemli.
İsterseniz, nasıl şişmanladığımızı haftaya anlatmaya çalışayım.
Eğer nasıl kilo aldığımızı bilirsek, belki kilo almamayı, hatta üzerimizdeki fazla kiloları eritmeyi bile başarabiliriz.
Radikal-İsmet Berkan

Etiketler:

<<
|

<0 Yorum

< < <

<

Yorum Gönder

Konu Hakkında Düşünceleriniz Neler?

Atom]/p> < <

<

Arayın

Coğrafya

Önceki Yazılar

<
<

<

<

<

<

Siteye yeni yazı eklendiğinde size haber vermemizi ister misiniz?

E-posta adresiniz:

Arşiv





<

İzleyiciler

güncel blog