< <


< <
<

<< < < < < <
Hazırlayan: Dr. Verda
Bitlis Tüzer

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma
Hastanesi

Psikiyatri Kliniği

Cinsel istek bozuklukları
Cinsel tiksinti bozukluğu
Kadınlarda cinsel isteği artırmanın yolları
Cinsel Uyarılma Bozukluğu
Cinsel ağrı bozuklukları


Cinsel istek bozuklukları
Cinsel istek genellikle cinsel yanıt döngüsünün ilk
evresi olarak değerlendirilir. İstek sadece psikolojik bir durum gibi görünse de
sıklıkla hormonal dengesizlik ya da tedavi gibi fiziksel durumlardan
etkilenmektedir.

Azalmış cinsel istek Azalmış cinsel istek
sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel
etkinlikte bulunma isteğinin az olması (ya da hiç olmaması).

Kişinin yaşı ve yaşam koşulları gibi cinsel
işlevselliğini etkileyen etkenler göz önünde bulundurularak cinsel isteğin
azaldığı ya da hiç olmadığı yargısına varılır. İstek burada cinsel içerikli
rüyalar ve fanteziler, erotik materyele ilgi, cinsel etkinlikle ilgili arzuların
farkında olma, olası çekici cinsel eşlere yönelik dikkatin olması ve cinselliğin
azalmasına ilişkin hayal kırıklığının olması gibi durumları kapsamaktadır.
isteğin olması çeşitli faktörlere bağlıdır: biyolojik güdü, yeterli özgüven,
cinsellikle ilgili önceki deneyimlerin olumlu olması, uygun bir cinsel eşin
olması birlikte olunan kişi ile cinsellik dışındaki alanlarda da iyi bir
ilişkinin olması. Bu alanların herhangi birinde sorun olması cinsel isteğin
azalması ile sonuçlanabilir. Azalmış cinsel istek bozukluğu bazı durumlarda tüm
cinsel eşlere ya da tüm cinsel aktivitelere genellenebilir. Genellikle diğer
cinsel sorunlarla (orgazm olamama, kayganlaşma olmaması gibi) birlikte görülse
de cinsel isteği az olan bazı kişiler cinsel olarak uyarılır ve orgazma
ulaşırlar.

Cinsel istek azalması hem fiziksel hem de
psikolojik sorunlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Cinsel isteği azaltan
fiziksel faktörler yaşlanma, bazı ilaçlar, ağrı, alkolizm, böbrek yetmezliği,
kronik hastalıklar, nörolojik durumlar ve hormonal dengesizliklerdir. Psikolojik
nedenler arasındaki stres, kişilerarası ilişkilerdeki sorunlar, beden imgesiyle
ilgili kaygılar, anksiyete ve depresyon isteği azaltabilir. İlişki ile ilgili
sorunlar (güç çekişmesi, çatışma, düşmanlık), cinsel travma (tecavüz), önemli
yaşam olayları (ailede birinin ölümü, çocuk doğumu, taşınma gibi) ve cinsel
ilişki ile bazı olumsuz anıların eşleşmesi gibi durumlar da önemlidir. Bazen
cinsel istek azalması bir ilişkideki bozulmanın işareti olabilir.Öfkeli, korkulu
ya da zihni dağınık kişiler genellikle cinsel yakınlık için istek duymazlar.
Cinsellikten uzun süre uzak kalmak da cinsel dürtüyü
bastırabilir.

Cinsel isteğin az olması kadınlarda
cinsellikle ilgili en yaygın şikayetlerdendir. Kadınların yaklaşık %33'ünün
hayatlarının bir döneminde cinsel ilgi ya da istek azalmasıyla karşı karşıya
kalacağı tahmin edilmektedir. Yaş gruplarına göre sıklık değişmektedir. 18-24
yaşları arasındaki kadınların %32'si cinsel istek azlığından etkilenirken bu
oran 30-34 yaş grubunda %29.5 ve 35-39 yaş grubunda %37.6'dır. Cinsel isteğin ne
kadarının normal olduğunu söylemek zordur. Genelde klinisyen bir çok
faktörü-kültürel bağlamda ilişkinin özellikleri gibi- bir arada
değerlendirmelidir. Ayrıca cinsel eşin cinsel istek düzeyi de-eşlerden birindeki
aşırı isteği belirlemek için değerlendirilmelidir. Bu arada eşlerin birbirinden
farklı cinsel istek düzeylerinin olması herhangi birinde psikolojik bir sorun
olduğu anlamına gelmez. Cinsel temas ve doyum gereksinimi kişilere göre
değişebildiği gibi aynı kişide de zaman içinde farklı olabilir. Genel toplomda
cinsel istek azlığının % 20 civarında olduğu tahmin
edilmektedir.

Cinsel
tiksinti bozukluğu

Cinsel isteğin daha şiddetli bir derecede ortadan kalkmasıdır. Cinsel
tiksinti bozukluğu olan bireyler cinsel aktivetelerden kaçınırlar, kendilerine
cinsel yönden yaklaşıldığında korku, kaygı ya da iğrenme ifade ederler. Bu durum
belirgin bir sıkıntıya ya da kişilerarası ilişkilerde zorluklara neden olur.
Böyle bir sorunu olanlarda cinsel uyaranlara yanıt çok geniş bir yelpazede
ortaya çıkabilir. Şiddetli derecede cinsel tiksinti bozukluğu olan kişilerde
cinsellikle ilgili durumlarda panik atağa varan sorunlar yaşanabilir. Bu sorun
travma sonrası stres bozukluğu gibi başka psikolojik sorunlarla birarada
görülebilir. Bu bozukluk tecavüze uğrama ya da çocuklukta istismar gibi cinsel
saldırıya maruz kalınan durumlarda, cinsel birleşmenin ağrılı olduğu durumlarda
ya da cinsel dürtü ile utanç, suçluluk gibi duygular arasında farkında olunmayan
bir bağlantı olduğunda ortaya çıkabilir.


Kadınlarda cinsel isteği
artırmanın yolları

Sorunun karmaşıklığı ve bireylere özgü oluşu göz önüne alındığında işe
yarayan tek bir yöntem olamayacağı açıktır. İçlerinde Viagra (sildefanil) de
olmak üzere cinsel uyarılma üzerine etkili olduğu düşünülen bir grup ilaç
araştırılmaktadır. Bu ilaçların çoğu genital bölgedeki kan akımını artırarak
etkili olmaktadırlar. Hem kadınlar hem de erkeklerde testosteron libido
açısından önemli olduğundan cinsel istek azalmasının tedavisinde kullanımı
araştırılmıştır. Kadınlarda yaşla testosteronun azaldığı göz önüne alındığında
zaman içinde libidolarında belirgin bir düşüş farkeden kadınlarda yararlı
olabilir. Ancak cinsel istek azalması olan kadınların çoğunda testosteron
düzeylerinin normal olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Testosteron tedavisi ile
karaciğer hasarı, kalp hastalığı riskinde artış gibi yan etkiler oluşabileceği
de dikkate alınmalıdır. Seçici östrojen agonistleri premenapozal ve
postmenapozal kadınlarda cinsel isteği artırabilir. Cinsel aktiviteden bir kaç
saat önce alınan metilfenidat gibi uyarıcılar antidepresan tedaviye ikincil
cinsel işlev bozukluğu olan hastalarda cinsel yanıtın dört evresini de
artırmıştır. Ancak uyarıcıların tedavide yeri belirsizdir. Bağımlılık, aritmi
gibi yan etkileri de gözönünde bulundurulmalıdır.

Cinsel istek ile ilgili çalışmaların zor
olmasının nedenlerinden biri cinsel döngünün bu ilk evresine eşlik eden açık
fiziksel değişikliklerin olmamasıdır. Cinsel döngüde gözlenen normal fiziksel
değişiklikler ikinci evre olan uyarılma evresine dek başlamazlar. Azalmış cinsel
istek bozukluğu tedaviye en dirençli cinsel işlev bozuklukları arasındadır. Çoğu
hastada duyumsal keşif alıştırmaları etkili değildir. Davranışçı yaklaşımdan çok
psikodinamik yaklaşımla hastaya cinsel sorunların kökenini anlaması ve cinsel
hazzın önündeki engelleri aşması için yardımcı olmak gerekebilir. Daha önce
orgazm deneyimi olmayan kadınlar için masturbasyon alıştırmaları iyi bir yol
olabilir.

Feromonların cinsel istek bozukluklarının
tedavisindeki yeri de giderek daha fazla araştırılmaktadır. Bunlar dışında
eğitim amaçlı erotik videolar da yararlı olabilir. Ancak cinsel tiksinti
bozukluğu olanlarda erotik videolar kaygıyı artırabileceği için
önerilmez.


Cinsel Uyarılma Bozukluğu

Cinsel uyarılma cinsel yanıt döngüsünün
ikinci evresidir. Cinsel uyarılmanın kesin olarak psikolojik bir yönü olsa da
aynı zamanda fizyolojik değişikliklerin görüldüğü ilk evredir. Kadınlarda
genellikle pelvik bölgeye kan akımının olması, vajinal ıslanma ve genişleme ile
dış genitallerin şişmesi ile karakterizedir. Bu değişikliklerin altında yatan
mekanizma çok açık olmasa da cinsel uyarılma otonom sinir sisteminin uyarılması
ile ilişkilidir.


Kadın Cinsel
Uyarılma Bozukluğu (KCUB) Cinsel yanıtın genel uyarılma yönünün ortadan
kalkmasıdır. Bu durumda kadınlarda vaginal kayganlaşma ya da genişleme olmadığı
gibi erotik duyumlar da hissedilmez. Fiziksel temas tiksindirici gelebilir veya
belli bir noktaya dek temas zevk verebilir. Uyarılma sorunu olduğunda orgazmla
ilgili sorun da olacaktır. Bir araştırmada mutlu bir evlilikleri olan kadınların
% 33'ü cinsel uyarılmayı sürdürmede zorluk tanımlamışlardır. Bütün işlev
bozuklukları gibi KCUB da cinsel uyarıma yanıtı olan bir kadında yaşamın belli
bir döneminde ortaya çıkabilir ya da en başından beri yanıt olmayabilir. İşlev
bozukluğu yalnız belli durumlarda görülebilir ya da genelleşmiş olabilir.
Örneğin; yaşam boyu ve durumsal KCUB olan bir kadın her zaman uyarılma güçlüğü
yaşayacak ve bu yalnızca eşiyle ortaya çıkacaktır.

Masters ve Johnson normal tepki veren
kadınların özellikle adet öncesi dönemde istekli olduğunu bulmuştur. Yakın
zamanlı bir araştırma da bu sorunu yaşayan kadınların adeti izleyen dönemde daha
istekli olduğunu belirlemiştir. Bir üçüncü grup kadının da tam yumurtlama
(ovulasyon) döneminde en yoğun cinsel uyarılmayı hissettiği
belirtilmektedir.

Cinsel uyarılma ile ilgili sorunlar bazı
fiziksel durumlar ve yaşam dönemleri ile ilişkili olabilir. Diyabet, sigara
kullanımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve sinir hasarı hem kadın hem de
erkekte cinsel uyarılmayı olumsuz etkileyebilir. Emziren kadınlarda vajinal
ıslanmada azalma olabileceği belirtilmiştir. Menapoz döneminde ve sonrasında
östrojenin azalması da uyarılmayı zorlaştırabilir. Bazı ilaçlar da uyarılmayı
bozabilir. Antidepresanlar, antihipertansifler ve antihistaminikler sıklıkla bu
yan etkiye sahiptir.


Bu işlev bozukluğunun en yaygın nedenleri
arasında suçluluk ve düşmanlık yer almaktadır. Suçluluk genellikle cinsel
ilişkiden hoşlanma isteği ile bunu yapmaktan duyulan korku arasındaki iç
çatışmayı içine alır. Düşmanlık sıklıkla eşle ilgilidir. Kadında cinsel
uyarılmayı artırmaya yönelik tedaviler Genital bölgeye kan akımını artırarak ya
da ıslanmayı kolaylaştırarak etkinlik gösteren ürünler üzerine denemeler sürse
de bunlar henüz deneysel düzeydedir. Bazı vazodilatör kremlerin cinsel
uyarılmayı düzeltici etkisi sınanmaktadır. Sempatik sinir sistemini uyaran
ilaçlar, yohimbin, sildefanil gibi ağızdan kullanılan ilaçlar da
araştırılmaktadır. Bu ilaçlar kan akımını artırarak ya da sinir sisteminin bazı
bölümlerini uyararak çalışırlar. Efedrin cinsel uyarılmayı ve orgazmı
artırabilir. Ancak bu konuda çalışmalar sınırlıdır. Yan etkiler de kullanımı
kısıtlamaktadır.

Trazodonun cinsel uyarılmayı artırabildiği
belirtilmektedir. Öte yandan kadınlarda depresyon tedavisinde cinsel yan
etkileri olmayan antidepresanlar seçmek de önemli görünmektedir.Nefazodon ve
mirtazapin bu yönden daha güvenlidir. Kadın Orgazmik Bozukluğu Kadın cinsel
yanıtının orgazm kısmıyla ilgili bir bozukluktur. Bu durumda kadın cinsel olarak
uyarılır ancak odaklanma, yoğunluk ve süre yeterli olduğu halde orgazma
ulaşamaz. Yaşam boyu orgazm bozukluğunda kadın bir eşle ya da masturbasyon ile
hiç orgazma ulaşamamıştır. Bu bozuklukla ilgili olarak normalde varolan kişisel
varyasyonların farkında olmak önemlidir. Bir diğer önemli konu da kadının cinsel
birleşme yoluyla orgazm olmamasının kadında bir sorun olduğu şeklinde
yorumlanmasıdır. Birleşme olmadan klitorisin uyarılmasıyla orgazma ulaşan ancak
klitoris uyarılmadığında sadece birleşme ile orgazma ulaşamayan bir kadın orgazm
bozukluğu olarak değerlendirilemez. Çoğu kadın birleşme sırasında orgazma hem
klitorisin elle uyarılması hem de penil vajinal uyarılma ile ulaşırlar. Kinsey
35 yaşın üzerindeki evli kadınların yalnızca %5'inin yaşamlarında hiç orgazma
ulaşmadığını bulmuştur. Orgazm sıklığı yaşla artar.

Kadın orgazm bozukluğunun en önemli
nedenlerinden biri "cinsellik eşittir cinsel birleşme" tarzı düşünmedir.
Birleşme ve orgazmın başlıca amaç haline gelmesi orgazmı engeller.Kadının eşine
kızgın olması da nedenlerden biri olabilir. Bir başka neden etkin olmayan cinsel
tekniklerdir. Bazen kadın ve/veya cinsel eşi etkili bir şekilde uyarmayı
beceremez. Sevişmek "bildiğimiz" değil öğrendiğimiz bir şeydir. Kaygı da cinsel
tekniklerin etkin olmasını etkiler. Cinsellikle ilgili aileden ya da dinden
öğrenilenler de bazen kadında kaçınmaya ya da açıkça etkin cinsel uyarımın
reddedilmesine neden olabilir. Bazen kadın için orgazm kendini kaybetmek
anlamına gelebilir. Bu konudaki kültürel beklentiler ve sosyal kısıtlamalar da
oldukça önemlidir.

Orgazm bozukluğunun tedavisinde sildenafil
kullanımının yararlı olduğuna ilişkin bilgiler vardır. Ayrıca ilaç kullanımına
ikincil olan cinsel işlev bozukluklarında da yararlı olabilir. Buspironun kadın
orgazm bozukluğunda yararlı olabileceği de ortaya atılmıştır.

Cinsel
ağrı bozuklukları

-Vaginismus Vagina etrafındaki kasların birleşmeyi imkansız hale
getirecek şekilde istemsiz olarak kasılmasıdır. Vaginismusun nedeni genellikle
cinsel birleşme ile ilgili tiksindirici bir uyarandır. En sık rastlanan
tiksindirici uyaranlar travmatik cinsel saldırılar, ağrılı birleşme ve travmatik
pelvik muayenedir. Diğer nedenler arasında pelvik hastalık ve bilinçdışı korku
ve/veya suçluluk olabilir. Tedavide sistematik duyarsızlaştırma, pubokoksigeal
kas eğitimi ve vajinal dilatörlerin kullanımı beraberce önerilir. Eşin işbirliği
tedavinin etkinliğini belirleyen en önemli etken gibi
görünmektedir.

-Disparöni cinsel ilişki ile birlikte
tekrarlayıcı ya da kalıcı genital ağrı olması. Tekrarlayıcı ya da kalıcı genital
ağrı cinsel birleşme dışındaki cinsel uyarılmayla da ortaya çıkabilir. Disparöni
vestibülit, vajinal atrofi veya vajinal enfeksiyon gibi tıbbi sorunlara ikincil
olabileceği gibi psikolojik de olabilir ya da her iki durum bir arada etkili
olabilir. Ayrıca vajinismusa ikincil ya da ıslanmanın olmamasına bağlı da
olabilir. Tedavide nedene yönelik tıbbi ve cerrahi girişimler önemlidir. Ancak
çoğu kadın için bu girişimlerin yanı sıra bilişsel-davranışçı terapi gerekli
olmaktadır. Kadın cinsel işlevinde hormonları rolü Hormonlar kadın cinsel
işlevinin düzenlenmesinde önemli bir rol oynarlar. Hayvan deneylerinde
östrojenin duyuları etkilediğine ilişkin kanıtlar elde edilmiştir. Menapoz
sonrasındaki kadınlara östrojen verilmesi vajina ve klitoristeki kan akımını
artırır. Yaşlanma ve menapoz sonucu en sık karşılaşılan cinsel yakınmalar istek
kaybı, ağrılı cinsel birleşme, cinsel yanıtın azalması, orgazma ulaşmada zorluk
ve genital duyarlığın azalmasıdır. Islanmanın azalması ve duyarlığın bozulması
östrojen düzeylerinin düşüklüğü ile ilişkilidir. Testosteron düzeylerinin düşük
olması cinsel uyarılma, genital duyarlık, libido ve orgazmdaki azalma ile
birliktedir.

Etiketler: , , , , ,

<<
|

<0 Yorum

< < <

<

Yorum Gönder

Konu Hakkında Düşünceleriniz Neler?

Atom]/p> < <

<

Arayın

Coğrafya

Önceki Yazılar

<
<

<

<

<

<

Siteye yeni yazı eklendiğinde size haber vermemizi ister misiniz?

E-posta adresiniz:

Arşiv





<

İzleyiciler

güncel blog